NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
هَارُونَ
حَدَّثَنَا عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
يَزِيدَ بْنِ
مِقْسَمٍ الثَّقَفِيُّ
مِنْ أَهْلِ
الطَّائِفِ
قَالَ
حَدَّثَتْنِي
سَارَّةُ
بِنْتُ
مِقْسَمٍ
الثَّقَفِيِّ
أَنَّهَا
سَمِعَتْ مَيْمُونَةَ
بِنْتَ
كَرْدَمٍ
قَالَتْ خَرَجْتُ
مَعَ أَبِي
فِي حِجَّةِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَرَأَيْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَسَمِعْتُ
النَّاسَ يَقُولُونَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَجَعَلْتُ
أُبِدُّهُ
بَصَرِي
فَدَنَا إِلَيْهِ
أَبِي وَهُوَ
عَلَى
نَاقَةٍ لَهُ مَعَهُ
دِرَّةٌ
كَدِرَّةِ
الْكُتَّابِ
فَسَمِعْتُ
الْأَعْرَابَ
وَالنَّاسَ
يَقُولُونَ
الطَّبْطَبِيَّةَ
الطَّبْطَبِيَّةَ
فَدَنَا
إِلَيْهِ
أَبِي
فَأَخَذَ
بِقَدَمِهِ
قَالَتْ
فَأَقَرَّ
لَهُ
وَوَقَفَ
فَاسْتَمَعَ
مِنْهُ فَقَالَ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
إِنِّي
نَذَرْتُ إِنْ
وُلِدَ لِي
وَلَدٌ
ذَكَرٌ أَنْ
أَنْحَرَ
عَلَى رَأْسِ
بُوَانَةَ
فِي عَقَبَةٍ
مِنْ
الثَّنَايَا
عِدَّةً مِنْ
الْغَنَمِ
قَالَ لَا
أَعْلَمُ
إِلَّا
أَنَّهَا
قَالَتْ خَمْسِينَ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
هَلْ بِهَا
مِنْ
الْأَوْثَانِ
شَيْءٌ قَالَ
لَا قَالَ
فَأَوْفِ
بِمَا نَذَرْتَ
بِهِ لِلَّهِ
قَالَتْ
فَجَمَعَهَا
فَجَعَلَ
يَذْبَحُهَا
فَانْفَلَتَتْ
مِنْهَا
شَاةٌ
فَطَلَبَهَا
وَهُوَ
يَقُولُ اللَّهُمَّ
أَوْفِ
عَنِّي
نَذْرِي
فَظَفِرَهَا
فَذَبَحَهَا
Meymûne binti Kerdem'in
şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Hz. Nebi'in (veda)
haccında babamla birlikte çıktım. Ra-sûlullah (s.a.v.)'ı gördüm. İnsanların
"Rasûlullah" dediklerini duydum. Gözümle o'nu takibe başladım. Babam
kendisine yaklaştı. Rasûlullah devesinin üzerinde idi. Elinde öğretmenlerin
sopası gibi (ince) bir sopa vardı. Bedevilerin ve insanların "Tab,
tab" dediklerini duydum.
Babam o'na (iyice)
yaklaştı, ayağını tuttu. Hz. Nebi buna ses çıkarmadı, durup babamı dinledi.
Babam:
Ya Rasûlallah, ben bir
erkek çocuğum dünyaya gelirse, Büvâne (dağı)'nın tepesinde dik yokuşlu yollarda
birkaç koyun kurban etmeyi adadım, dedi. -Abdullah b. Zeyd: "Tam
bilmiyorum ama, galiba elli koyun demişti" dedi.- Rasûlullah:
"Orada putlardan
bir şey var mı?" diye sordu. Babam:
Hayır, dedi. Rasûlullah
(s.a.v.):
"Allah için
adadığın şeyi yerine getir" buyurdu.Meymûne devamla şöyle dedi:
Babam koyunları toplayıp
kesmeye başladı. Koyunlardan biri kurtulup kaçtı. Babam;
"Ey Allah'ım, benim
adağımı ödet" diyerek o'nu aradı. Buldu ve kesti.
İzah:
İbn Mâce, keffârât (bir
bölümü).
Tab tab: Bu sözün iki
manaya ihtimali vardır: 1) Hz. Nebi'in elindeki değnekten kinâye-dİr. Çünkü
insan onu bir yere vurursa "Tab, tab" diye ses çıkarır. O zaman mana,
"Sopadan sakının, sopadan sakının, sopadan sakının" olmuş olur. 2)
Ayakların yere değdiğinde çıkardığı sestir.
Nebi s.a.v.'in ayağını
tutması: "Babam onun Nebiliğini
tasdik etti" şeklinde de olması mümkündür. Avnü'l-Ma'bûd bu manayı;
Menhel'in tekmilesi, önceki manayı tercih etmiştir.
Bu hadis,
Kitabü'n-Nikah'da 2103 numarada geçmiştir. Ancakj Kerdem'in Hz. Nebi'in ayağını
tuttuktan sonra Rasûlullah'la konuşması, buradakinden tamamen farklı olarak
takdim edilmiştir.
Bu hadisle, bir önceki
hadisteki vakıanın aynı olup, rivayetlerinde bazı farklılıkların bulunması
mümkün olduğu gibi, ayrı ayrı hâdiselerle ilgili olmaları da mümkündür.
Adakta bulunan şahsın;
dağ tepelerinde, sarp yokuşlarda kurban kesmeyi adaması, adağına kuvvet
kazandırmak içindir. Gerçi adaklar bir şeyin olup olmamasına tesir etmez,
Allah'ın takdirini değiştirmez. Fakat, anlaşılıyor ki adak sahibi Hz. Nebi'i
ilk defa görmüş, onun sohbetinden istifade edememiştir. Onun için, adağın ve
adağı zorlaştırmanın takdire tesiri olmayacağını bilmiyordu. Eskiden kalma
bilgisine dayanarak, eğer yapılması zor bir şey adarsa arzusuna nail olacağını
zannediyordu.
Hadis, bir yerle
kayıtlı olan adakların eğer o yerlerde tevhide aykırı bir şey yoksa oralarda
eda edileceğine delil gösterilir. Hattâbî şöyle der:
"Hadis; Mekke'de
veya başka bir yerde, yemek yedirmeyi ya da kurban kesmeyi adayan kişinin, bu
adağını başka yerlerin fakirlerine ifa etmesinin caiz olmadığına delildir. Bu
görüş Şafiî mezhebine göredir. Şafiî'den başkaları bu adağın başka yerlerde de
eda edilebileceğini söylerler."
Hadisin, Hattâbî'nin
anladığı manaya delâlet etmesi mümkündür. Ama bu kesin değildir. Çünkü Hz.
Nebi, bir defa kurbanların orada kesilmesinin şart olduğunu söylememiştir.
Ayrıca "Orada putlardan bir şey var mı?" diye sorarken, kurbanın
kesilip kesilemeyeceğini değil de adağın sahih olup olmadığını aramış olabilir.
Çünkü eğer orada put varsa adağın eski alışkanlıklara binaen, Allah rızasından
başka bir şey için olması tehlikesi mevzubahistir. Nitekim Ahmed b. Hanbel ve
Beğavî'nin rivayetlerinde İbni Kerdem'in; "Ben cahiliye devrinde iken
Büvâne'nin tepesinde birkaç koyun kesmeyi adadım..." dediği
belirtilmektedir.